Bahailik sömürgecilerin destekçisi

Bahailere karşı yapılan suçlamalardan biri: sömürge hükümetlerinin desteğidir

Bahailere karşı her zaman yapılan suçlamalardan biri de sömürge hükümetlerinin desteğidir ki tabii ki Bahailer bunu her zaman inkar etmektedir. Bu video bu suçlamayı kısaca ve kısa bir tarihçe ile incelemektedir.
۱۸۹۶’da Süveyş Kanalı açıldı. Avrupa ve Amerika limanları ile Güneydoğu Asya limanları arasındaki mesafenin önemli ölçüde azalması ve ayrıca dünya deniz ticaretinin yaklaşık % 12’sini gerçekleştirmesi nedeniyle bu kanal Avrupalılar için çok önemli hale geldi.
O dönemde Filistin Osmanlı İmparatorluğu’nun kontrolündeydi. Ancak bu kanala yakınlığı nedeniyle İngiliz kolonizasyonu için önemli noktalardan biri olarak kabul edilmiş ve bu ülkenin her zaman gözdesi olmuş ve nihayet tartışmamızın konusu olan 1920’de İngiltere, Filistin’e egemen olmuştur.
Süveyş Kanalı’nın kurulmasından yıllar önce, İran’da Babilik akışı çevresinde olaylar oluyordu. H. 1350’de Babilik kurucusunun idamından iki yıl sonra, Bahaullah, Iran kralı Nasırıddin Şah’a suikast suçlamasıyla tutuklandı ve hapse atıldı. Sonra Mirza Ağa Han Nuri ve Rusya büyükelçiliği sekreteri olan kız kardeşinin kocasının telaşıyla Bahaullah idamdan kurtulup kardeşi Yahya Subhi Ezel ile birlikte 1853’te Irak’a sürgüne gönderildi. Bahaullah, daha sonra Rus İmparatoru II. Aleksandr’a yazdığı bir mektupta, Tahran’daki Rus büyükelçisinin serbest bırakılması için gösterdiği çabalara teşekkür etti.
Bahaullah Bağdat’ta, o zamana kadar Babilerin lideri olarak kabul edilen Yahya Subhi Ezel’e itaat etti, ancak yavaş yavaş iki kardeş arasında Bab halefligi üzerinde çatışma yükselince Osmanlı hükümeti çözüm yolu olarak Bahaullah ve kardeşini 1861′ de İstanbul’a yerleştirdi.
Ama Bahaullah yolculuğundan kısa bir süre önce peygamber olduğunu iddia etti ve Babiliğe son vererek Bahailiği kurdu.
Türkiye’de iki kardeş arasındaki çekişme tırmanarak birbirlerinin takipçilerinin ve hatta liderlerinin öldürülmesine yol açtı ve Bahaullah o suikastların etkilerini ömrünün sonuna kadar yanında taşıdı. Osmanlı güvenlik teşkilatı, dini çekişmelere tanık olduktan ve onların yönetimi üzerindeki olumsuz etkisini anladıktan sonra Bahaullah’ı Filistin’e, Yahya’yı da Kıbrıs’a sürgün etti.
Tarafsız Tarih kitabı, bu kitap, geçmiş zamandaki olayları ilk belgeler grubunu sunarak açıklamaktadır. Bu kitabın yazarı Sayın Dr. Nebevi, farklı ülkelere yaptığı geziler sırasında o ülkelerin hukuki ve tarihi davalarını inceleyen bir hukukçuydu.
Bu kitabın bir bölümünde İngiliz büyükelçisinin İran büyükelçisi ve Osmanlı hükümeti ile bağlantı kurduğunu; Bahaullah’ın Filistin’e, Yahya Subhi Ezel’in Kıbrıs’a gönderilmesini önerdiğini gösteren belgeler sunulmaktadır.
Bu teklif, Bahaullah’ın bu topraklarda İngiliz çıkarlarını güvence altına alma kapasitesini kullanmayı amaçlıyordu. Ki biz, daha ileride bu konuyu detaylı olarak inceleyeceğiz.
İstanbul’daki İran büyükelçiliğinin hukuki yetkili ve sorumlusu olan Bay Esadullah Mamagani, Türkiye’deki İran büyükelçiliğinin belgelerine ilişkin gözlemlerinde, İngiliz büyükelçisinin Bahaullah’ın kardeşinden daha çok bir politikacı olduğunu ve İran büyükelçisinden Osmanlı yetkililerini Bahaullah’ı Filistin’e göndermeye ikna etmesini istedi.
Bahaullah. Filistin’de yerleşmiş olduktan sonra, İslam dininin nesh olduğunu düşünmesine rağmen, kendisini Müslüman gibi göstererek, oradaki çoğunluğu Müslüman olan insanların güvenini yavaş yavaş kazandı. Ve bu güven, Bahaullah’ın ve özellikle oğlu Abdülbaha’nın Müslümanlardan toprak satın alması için arabuluculuk yapmasına yol açtı. Osmanlı güvenlik teşkilatı, ۱۸۹۲’de bir raporda bunu teyit etmişti. Bu raporun senedine Dr. Muvahhid’in kitabında yer verilmiştir.
Hayfa Üniversitesi’nde profesör ve şu anki İsrail’de yetkili olan Fars Körfezi Araştırmaları Ofisi başkanı Soli Şahver, Bahai Haber Ajansı’na verdiği bir röportajda da bunu doğruladı:
Yıllardır araştırma yapıyorum ve şunu söyleyebilirim ki, örneğin toprak konusunda Bahailerin burada birçok mülkü vardır. Erken dönem Bahai grubunun da Hayfa bölgesinde arazileri vardı. Yahudiler bu bölgede İngiliz egemenliği sırasında İsrail devletinin kurulmasından önce arazi işle

mleri vardı yani Yahudiler Bahailerden toprak satın alıp orada binalar ve diğer eserler inşa ettiler.
Süveyş Kanalı’nın kurulmasıyla aynı zamanda İngiltere’nin Bahaullah’ı Filistin’e nakletmek için yaptığı yatırım, 50 yıl sonra meyvesini verdi! İngilizler, Osmanlı idaresini kaldırmak için Filistin’e saldırmasıyla o bölge kıtlık yaşadı.
Filistin’i işgali sırasında Abdülbaha, İngiliz askerlerine büyük bir hizmette bulunarak depo etmiş olduğu gıdalardan İngiliz askerlerine yiyecek sağladı ve onların savaşta kazanma şansını artırdı.
‘Abdülbaha dualarında ve levhlerinde, birçok kez İngiliz sömürgeciliğini övdü ve Mekatib kitabında şöyle yazdı: “Ey Tanrım, İngiltere’yi merhametli başarınla onayla ve o ülkenin gölgesini bu topraklar üzerinde ebedi olarak düşür.’’ Diğer başka dualarında, daha önce İsrail’in gaspçı hükümetini kurmak için planladığı planları, kehanet şeklinde şöyle ifade eder:
Israil, yakında Celile olacak ve bu sıkıntı bir birliğe dönüşecek.
Belirtilenler, Bahai liderlerinin İngiltere’ye hizmetlerinin bir parçasıydı ve bu hizmetler, 1919’da Bay Abdülbaha’ya şövalyelik ve Sir unvanı verilmesine yol açtı. Tabii ki, Bahailer şuna inanırlar ki, bu nişanları alma sebebinin Abdülbaha’nın insani eylemleri olduğudur. Ancak bu nişanlar sadece İngiltere’ye şeref ve ya dünya çapında iftihar kazandıranlar için İngiltere kraliyeti tarafından verilir! Bahailerin bu tercihini reddetmek ve ya onaylamak size kalmış.

نظر شما در مورد این مطلب :

آدرس ایمیل شما منتشر نخواهد شد.